Aday Din Görevlisi Ali SAYIN’ın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, Müdürümüz İlker ÇALIŞKAN’ın açış konuşmalarıyla devam etti, akabinde Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa AĞIRMAN tarafından “İslam’ı Doğru Anlama ve Tebliğde Siyerin Önemi” konulu bir konferans gerçekleştirildi.
Konferansını iki oturumda gerçekleştiren Ağırman kısaca şu mesajları verdi:
İnsanlık tarihini doğru bir şekilde anlayabilmek için, Kur’an-ı Kerim ve Sahih Hadisler esas alınmalıdır. Çünkü bu iki kaynak, yalnızca dinin değil, aynı zamanda tarih ve medeniyetin de en sağlam dayanaklarını oluşturur.
Sahabe, Tâbiîn ve Tebeü’t-Tâbiîn (Selef-i Sâlihîn) nesilleri, İslam tarihini anlanında müstesna bir konuma sahiptir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "خَيْرُ النَّاسِ قَرْنِي، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ"
“İnsanların en hayırlısı benim asrımdakilerdir; sonra onları takip edenler, sonra da onları takip edenlerdir.” (Buhârî, Fezâilü Ashâbi’n-Nebî, 1)
İslam tarihine dair sohbetlerde, derslerde ve vaazlarda sahih rivayetlerden yararlanarak nakillerde bulunmak büyük önem taşır. Zira tarihî bilgi sahih kaynaklara dayanmadığında, hakikatin yerini zanna ve efsanelere bırakır. Bu sebeple İslam tarihini anlatan eserlerde başvurulan kaynakların öncelikle Kur’an ve Hadis olması gerekmektedir. Kur’an ve Sünnet’ten kopuk bir tarih anlayışı, İslam’ın özünü ve ruhunu tam olarak yansıtamaz.
İslam tarihini sadece geçmişte yaşanmış bir dönem olarak değil, çağımıza taşınması gereken bir miras olarak görmek gerekir. Geçmiş, bugünü aydınlatmak ve geleceğe yön vermek içindir. Unutulmamalıdır ki, Sünnet, Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) Kur’an’ı anlama, yaşama ve yaşatma biçimidir. Bu yönüyle Sünnet, hem Kur’an’ın hayata yansıyan şekli hem de İslam tarihinin canlı temelidir.